Dostlar bugün sizinle çok farklı bir konuda halleşmek isterim. Yaşadığımız dönemi hız ve haz dönemi olarak isimlendirsek yeridir. Zamanı çok hızlı bir şekilde tüketiyoruz. Bir bakmışsın pazartesi başlıyor, hemen cuma günü gelmiş, hafta tamamlanmış oluyor, saatler, günler, haftalar, aylar, seneler hızla tükeniyor, aslında tükenen bizim ömrümüz. Bu arada sevdiklerimiz, dostlarımız, bir bir aramızdan ayrılmaktadırlar. Gidenler geri gelmiyor. Ne bir haber veriyorlar gittikleri yerlerden!
Sahi hiç merak ettik mi aramızdan sessizce ayrılan eşimiz dostumuz nasıl bir yolculuğa çıkıyor? Başlarına neler geliyor? Ölüm nedir? Ölüm sonrası neler yaşanıyor? Bunları hiç sorguladık mı? Yoksa aramızdan bir bir ayrılan insanlarımızın cenazelerine katılarak sanki bizim başımıza gelmeyecekmiş gibi olayı bir rutine mi dönüştürdük.?
Sahi ölüm nedir? Yok olmak mıdır? Yoksa yeni bir yolculuğa çıkış mıdır? Sürgünden terhis midir? Malum Âdem dedemiz ve Havva anamız cennette iken dünya denilen gezegene bir nevi sürgün olarak geldiler. Burada yaptıklarından pişman olup tövbe ettiler. Sürgünleri bitip dünya hayatından ayrılıp tekrar rablerine döndüler. Onun için dünya hayatı bizim için bir nevi sürgün yeri, Cennet bizim anavatanımız sayılır.
Biz Müslümanlar için ölüm bir yok oluş değil yeni bir başlangıçtır. Ölüm bizim için ahirete alınmış bir bilet gibidir. Ölüm yeni bir başlangıcın ilk basamağıdır. Biz iman ediyor ve biliyoruz ki ölüm sonrası bir hayat vardır bu hayata da ahret hayatı denmektedir. İyi ki ölüm var iyi ki ahret hayatı var. Sevgili peygamberimiz iştahları kesen ölümü sık sık hatırlayın duyurmaktadır. Çünkü ölümü hatırlayan hesap vereceğini bu dünyada yaptıklarının yanına kâr kalmayacağını bilir. Dünya hayatına dikkat eder. Onun için ölüm korkulacak bir şey değil tıpkı doğum gibi ölüm de yeni bir evrenin başlangıcıdır. Şair ne güzel demiş:
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber…
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?…
Öleceğiz müjdeler olsun, Müjdeler olsun !
Ölümüde öldüren Rabbe secdeler olsun!
Kapı kapı, yolun son kapısı ölümse;
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse!
O demdeki,perdeler kalkar,perdeler iner,
Azraile hoşgeldin,diyebilmekte hüner…
O dem çocuklar gibi sevinçten zıplar mısın?
Toprağın altındaki saklambaçta varmısın?
Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var;
Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var.!…
Ufka bakarlar; ölüm uzakta mı uzakta…
Ve tabut bekler, suya inmek için kızakta…..
Sultan olmak dilersen,tacı,sorgucu,unut !
Zafer araban senin, gıcırtılı bir tabut!
NECİP FAZIL KISAKÜREK
Ölüm ile imtihan sona erer perdeler kalkar. Gözlerimizi yeni bir hayata açarız. Tıpkı uykudan uyanır gibi. Ölüm ve sonrası için gerçek bilgiyi dinimizden öğreniyoruz. Ölecek insanın ölüm zamanı gelince, Hz. Azrail’in yardımcıları kişinin ruhunu boğazına kadar çekerler. En son hamleyi yapması için işi o noktada bırakırlar. Hz. Azrail ise ruhu boğazdan alır. (Enam, 61; İbn Kesir, Tefsir, 3, 458) Hz. Azrail’in yanında rahmet ve azap melekleri vardır. Kişinin durumuna göre rahmet ve azap melekleri kişiyi alıp götürmesi gereken yere taşırlar. İyilerden ise cennete, kötülerden ise cehenneme taşırlar. Ölüm anında kötüler pişmanlık duyarlar çünkü o esnada perdeler sıyrılır ve o gideceği yeri görür. Elbette o esnada artık yapılacak tövbe geçersizdir. Kur’an-ı Kerim bu anı şöyle anlatıyor: “Allah ona buyurur ki: Ey insanoğlu! Dünyadayken, bugünden gafletteydin. Şimdi senden gaflet perdesi açtık. Artık bugün gözün keskindir. Gerçeği görüyorsun.” (Kaf, 22) Gerçeği görüyor ama bu görüşün faydası yoktur artık. Ölüm anındaki telaşı, Kur’an şöyle hatırlatıyor: “Hayır! Can boğaza dayandığı, ‘Kimdir bunu iyi edecek?’ dendiği ölmek üzere olanın da bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman işte o gün sevk ediliş Rabbinedir.” (Kıyamet, 26-27) Artık o gün tövbe kapısı kapanmıştır. Dönüş imkânı yoktur. Müsaade istenemez. Ölüm ertelenemez. Kaçacak yer yoktur. Fidye de kabul edilmez. Kişi Rabbiyle baş başadır. Dünyadaki makamı ve mevkisi, statüsü hiç anlam taşımamaktadır. Ameli neyse, ona göre karşılık görecektir. Ölüm esnasında ölecek kişide bazı haller görülür. Bunların bir kısmı iyiye, bir kısmı kötüye işarettir.
Dostlar bugün farklı bir konuyu ele almağa çalıştık. Ölümü ve hesap vereceğimizi unutmamak lazım. Bu dönüşü olmayan yola tek başımıza çıkacağız. Hazırlıklı olalım. Kalın Sağlıcakla Allaha emanet olun. Sizlere Yahya Kemalin Şiiri ile veda ediyorum
SESSİZ GEMİ
Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.
YAHYA KEMAL BEYATLI
Özcan GÜNER
1.12.2023
Uzunköprü