UTANMAYANA AYIP YOK

Nisan ayı olağan belediye meclisi toplantısı tam olarak benim beklediğim gibi; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğünün Uzunköprü Belediyesi’ne Ergene Nehri’ne kanalizasyon sularını arıtmaya tabi tutmadan birkaç noktadan deşarj ettiği gerekçesi ile kesilen 460 Bin TL’lik ceza üzerinden başladı.

“BU KONUŞMAYI YAPMAK İÇİN BİR ARAŞTIRMA YAPTIM” cümlesinin ardından “acaba cezaya dair bilmediğimiz ne var?” diyerek kulak kesildiğimiz Başkanımız, kesilen cezanın teknik ayrıntıları ve laboratuvar sonuçları üzerinden beklediğimiz açıklamayı; marul, patlıcan, domates, salatalık vs fiyatları üzerinden yapmayı tercih etti.

Yetmedi;

“ÇEVRE ŞEHİRCİLİK İL MÜDÜRLÜĞÜNDEN, UZUNKÖPRÜ BELEDİYESİ’Nİ UTANDIRACAK CEZA” başlığımızdan alınganlık yapmış olmasından gerek “BENİM DÖNEMİMDE UTANILACAK BİR ŞEY YAPMADIK” cümlesinin akabinde “BU KONUŞTUKLARIMI ONLARIN SAYFALARINDA GÖREMEZSİNİZ” diyerek gazetemize salladı, dersi kaynatmak isteyen öğrenci edasıyla da konuyu buradan bağladı.

***

Sayın Başkan;

Senin mensubu olduğun ana muhalefet partisinin ilçe yönetiminin, belki de ucu sana dokunmasın diye polemiğe girmekten kaçınıp ölü taklidi yaptığı bu günlerde ağzını bıçak açmazken;

“Çakmak barajından OSB’lere su aktarılmaya hazırlanılıyor” diyen bizdik…

“Hastane sağlık ocağına döndü, sünnet dahi yapılamıyor” diyen bizdik…

“Elektrik, Kömür, Enflasyon uçtu gitti, temel tüketim malzemesi ekmek bile lüks tüketim malzemesi haline geldi” diyen bizdik…

“Fiyatlar el yakıyor çözüm bulması gereken hükümette, marketleri millete şikayet etmekle gün geçiriyor” diyen bizdik…

“KDV indirimi altında devletin kasasından aldığınızı milletin cebine değil market kasasına bıraktınız” diyen bizdik…

O parti bu parti fark etmeden her görüşe sayfalarını ardına kadar açık tutan, her doğrunuzda da yanınızda saf tutan yine bizdik…

Tüm bunlara rağmen Başkan Becan’ın yönetim zaafiyeti neticesinde belediyeye kesilen cezanın ardından köşeye sıkışan kedi misali tırnağını geçirmeye çalıştığı nedense yine biz olduk.

***

Başkan hanıma kızmıyorum aslında. Çünkü siyasetin doğasının bu olduğunu biliyorum. Siyasetçi, sözde basına özgürlük! kisvesi altında medya kuruluşlarının ve mensuplarının; kibarca özgürlük sınırlarını belirlemek, kabacasıda tasmasını elinde tutmak ister. Başarırsa ne ala sıkıntı yoktur lakin başaramaz ise onun için yapacak tek bir yol vardır. O da; toplum nezdinde o medya kuruluşunun inandırıcılığının sorgulanmasına yönelik girişimlerde bulunmak.  Bazen bunu kendisi yapar, bazen ise beslemeleri aracılığı ile yaptırır.

Siyasetçi refleksi işte; STK’sı, gazetesi ayırt etmeksizin hepsini yönetmek, hepsini yönetebilir hale getirmek ister.

Yetmez; Manda yoğurdunun bir kaşığının hesabını yaparken, insanların çay içecek mekan bulamadığı dönemde harcanan 2 Milyon 500 Bin TL için; “Hangi organizasyon?”, “Neyin temsili bu?”, “Kimi ağırladınız?” sorularının muhatabı olmamakta ister.

O da yetmez; “5’li çete, iktidarın liyakatsiz alımlarının yarattığı mülakat mağdurları” sözleriyle doldurduğu şarjörünü insanların kafasına boşaltırken, kendisinin dost-aile kontenjanından samanın altından yürüttüğü suyun şırıltısının duyulmamasını da ister. İster oğlu ister işte…

Bizim alışık olduğumuz bir film sahnesi aslında… Başrol oyuncusu belli… Yardımcı oyuncuları belli… Figüranları belli…

***

Başkan hanımın “Benim dönemimde utanılacak bir şey yapmadık” sözüne ise utanmayana ayıp yok hatırlatmamın ardından, kimseyi utandırmamak için şimdilik! teğet geçip geliyorum ceza haberi sunarken kullandığımız ve başkan hanımı gücendirdiğimiz başlığa.

İnanın ki Başkan Becan’ın “Uzunköprü Belediyesi’ni utandıracak ceza” başlığının nesine takıldığını anlamadım. Uzun yıllardır Ergene kirliliğinden en çok çeken yerleşim yerinden biri olan bir şehrin belediyesinin, haklı ya da haksız Ergene’yi kirletmekle ilişkilendirilip kesilen bir ceza utanılacak bir şey değil midir? Başkan Becan’a göre utanılacak bir durum olmasa da, ben bu cezadan inanın ki çok ama çok UTANDIM. Aynı bir öğretmenin, bir doktorun, bir polisin, bir din adamının ve hatta bir gazetecinin mesleğiyle ilgili ahlak ve genel kurallarını ucundan da olsa delmesinin, masum olsa dahi ilişkilendirilmesinin neticesinde temsil ettiği tüm arkadaşlarının utandığı gibi UTANDIM.  Kızan kızar küsen küser konu bu kadar açık ve nettir.

***

Şimdi gelelim Çevre ve Şehirciliğin, Ergene Nehrine kanalizasyon akıttığı gerekçesi ile belediyemize kesmiş olduğu 460 Bin TL’lik Ceza olayına.  Bu cezada siyasetin dahli var mıdır? Bence vardır. Bu dahilde, Başkan Becan’ın söylemleri üzerinden oluşmuştur.

Cümle alemin kanalizasyon sularının karıştığına vakıf olduğu dereler hakkında, Başkan Becan’ın çıkıp bu konuyu gündeme getiren Ak Partilileri “YALANCILIKLA” suçlayıp bunu ispat etmeye çağırması bu sonucun doğmasının tetikleyicisi olmuştur.

Oysaki AK Partililerin “belediyede Ergene’yi kirletiyor” söylemine, “ilçe başkanı da belediye başkanı da benim! ruh haline sahip başkanımız bu tavrından sıyrılıp İşbilen vari bir tutumla,

“Eski yerleşim bölgelerinden söz konusu derelere kanalizasyon sızıntısı var ise, elbette ki sorunu çözmek bizim vazifemizdir. Fakat bizde, AK Partilerin dereciklere gösterdiği hassasiyetin bir benzerini Ergene kirliliğinin baş aktörü olan fabrika atıklarına da göstermesini arzu ediyor ve balık tutacağımız günü 7 yıldır hala beklediğimizi hatırlatıyoruz” diyebilseydi;

Uzunköprülüleri bence o utanılası cezanın muhatabı haline getirmez, 2,5 Milyona ulaşan temsil ikram ve ağırlama giderlerini görmezden gelip laf olsun torba dolsun misali 460 Bin TL’ye şunu yapardık bunu yapardık hesabıyla algı oluşturma peşine düşmezdi.

Maliyetler üzerinden geliştirmeye çalıştığı garip savunma mekanizmasının ardına gizlenerek, bizim buraya zaten kirli su geliyor gibi temiz çevre ahlakının Ç’si ile bağdaşmayan, kendisine de yakışmayan bir kıyas üzerine de cümleler kurmak zorunda kalmazdı.

Boşuna dememişler keskin sirke küpüne zarar diye. Biz başkan hanımın sirkesinin keskin olduğunu anladık anlamasına da; inşallah O’da, Uzunköprü’nün yeni bir küp almaya gücünün de vaktinin de olmadığını kısa süre içerisin de anlar, öfkesini de öyle tartar.  Temennim bu yönde…

Kalın sağlıcakla…