YOK SAYAMAZSINIZ, HESABINI VERECEKSİNİZ!

Geride bıraktığımız günlerde yaşadığım ve ardından sadece Uzunköprü’de değil haber ajansları kanalıyla bir anda ulusal bir gündem halini alan Uzunköprü Belediye Başkan yardımcısı Bülent Ulusoy’un aileme yönelik ağır hakaretleri ile başlayan ve tehditleri ile devam ettirdiği sözleriyle oluşan süreç gerçekten şahsımı ve ailemi derinden çok etkiledi ve etkilemeye de devam ediyor.

Sizlerin de bildiği gibi Ulusoy tarafından aileme edilen küfür ve tehditlerle (kendisi dahi kabul ediyor) kabul edilemez bir duruma sürüklenen olay suç duyurusunda bulunmamla da adli makamlara intikal etti.

Bu olayı adli makamlara taşımadan önce inanın tüm iyi niyetim çerçevesinde karşı taraftan tarafıma bir özür gelmesini bekledim ve hala da özür bekliyorum.

Yine bu olay akabinde; neredeyse tüm Uzunköprü kamuoyunun “geçmiş olsun” dileklerini iletmesi beni son dereceye mutlu etti.

Demek ki Uzunköprü’de seviliyoruz, sayılıyoruz ve doğru yolda yürüyoruz. Ancak mu mutluluğun yanında olayın yaşandığı andan itibaren aramasını beklediğim bir kişinin beni aramaması ise beni son derece üzdü.

O kişi kim biliyor musunuz…

O kişi bana her defasında “Bir ablan yok ama ben senin ablanım.” diyen,

Her görüştüğümüzde elimi sıkı sıkı sıkıp “nasılsın kardeşim?” diye hatırımı soran,

“ Bende anneyim, Uzunköprü’de bulunan tüm kadınlar da benim annem” diyerek kadınların yanında olduğunu gösteren Sayın Uzunköprü Belediye Başkanı Özlem Becan’ın da kendisidir.

İnanın Bülent Ulusoy’un bir anlık sinirine, öfkesine yenilerek söylediğini düşündüğüm sözlerden daha çok, başkan Becan’ın 29 Ekim Cumhuriyet bayramında elimi sıkıp sadece “Nasılsın Okan” diye sorup umursamaz bir tavırla bu olayı yok saymasına üzüldüm.

Oysa ki Özlem Becan olarak her defasında söylediği, altına imza attığı cümlelerle Kadına şiddete karşı çıkmış, her zaman kadının yanında olduğunu söylemiş ve “Trakya’nın tek kadın belediye başkanı” apoletini ön plana çıkarmıştır.

Yine maalesef ki maalesef canı yanan kendi çevresi olmayınca, ya da kendi çevresindeki kişiler bunu yapınca yine söylediklerini unutan kişi yine o olmuştur…

Ama işte onun bu söylemleri bugün karşısına çıkıyor.

Peki sayın belediye başkanı Özlem Becan kadına yapılan şiddetle ilgili sizce neler dedi, yada ne söylediğini unuttu dersiniz?

“”25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” vesilesiyle sayın başkan aynen şu sözleri söylemiş; “Siz kadına karşı şiddeti sadece kadının kocasından, babasından ya da abisinden dayak yemesi zannediyorsunuz. Ancak yanılıyorsunuz. O kadının gördüğü şiddetin en yaygını olmakla beraber sadece bir başlığı “fiziksel şiddet”. Bugün toplumumuzda KADIN HERAN SÖZLÜ ŞİDDETE MARUZ KALIYOR. Kadına yönelik sözlü ve fiziksel şiddetin son bulması ve her alanda eşit olmak umuduyla…100 metreyi aynı şekilde koşmayacağız! Okulda, iş yerinde, sokakta, evde yanyana, dayanışma içinde hayatı ve memleketi birlikte güzelleştireceğiz.”

Evet başkanım sizin de söylediğiniz gibi geçen günlerde iki tane kadın, anne hiç alakası yokken, hiçbir suçları yok iken sizin atadığınız şahıs tarafından ağır küfürle sözlü şiddete maruz kaldı…

Siz ise; bu şahsında kabul ettiği ve bir çok kişiye “söylediğini itiraf ettiği” küfürleri, sözlü şiddeti görmezden gelip bana geçmiş olsun bile demediniz..

Hadi bana yazdığım, altına imza attığım haberlerden dolayı çok kızgın ve kırgın olduğunuzu varsayalım… Peki eşime, anneme geçmiş olsun da diyemediniz mi ?

Sizin geçen sene tebrik kartları ile doğum gününü kutladığınız, anneler gününde mesaj çektiğiniz eşim Sevinç Yavaşer var ya Pazartesi günü polis merkezine giderek, kendisine edilen küfürleri kendi ağzınla bir kez daha ifade verirken söylemek zorunda kaldı.

Yazık.

Valla o soruları soran polis memuru utandı ya, siz ve sizin atadığınız Bülent Ulusoy hala utanmadı.

Bu kadar mı nefret ettirdim kendimi senden be abla.

Helal olsun bana.

Benden bir yazık da CHP ilçe yönetimine (Kadın kolları başkanı Sayın Duriye Sezer hariç)

Hani kendi deyimleriyle “Kadınların Can Simidi” denilen İstanbul sözleşmesi fesih edilmesin diye mitingler düzenleyen örgüt bu konuda sesiz kalmayı hatta “ağır tahrik” var diyerek karşı tarafı bile savunmayı tercih etti ya…

Bakın ben Uzunköprü sokaklarında başım dik, alnım açık olarak geziyorum.

Cumhuriyet bayramında da meydanlardaydım…

18 Kasım Uzunköprü kurtuluşunda da meydanlarda olacağım…

Ama bana küfür eden belediye başkan yardımcısı olan şahsı ne partisinin çelenk sunma töreninde, ne de Cumhuriyet bayramında meydanlarda göremedim…

Öyle kenara çekilip, nasılsa unutulur düşüncesiyle sakın saklanmayın…

Yaşananı yok sayamazsınız. Hesabını vereceksiniz.