GİTÇEK DEMEKLE GİTMEZ, KALACAK DEMEKTE YETERLİ GELMEZ

Televizyonlarda ki tartışma programında ismin önünde bir titri olan ve o titrinin sınırlarına aldırış etmeden her konuda bilgisi/fikri olan kadrolu yorumcular; Tarkan’ın “cekli –caklı” şarkısını günlerce yorumladılar. İnanılır gibi değil lakin kanal fark etmeksizin hemen hemen her tartışma programına sirayet eden bu durum abartmadan söylüyorum ülkenin birinci gündem maddesi haline geldi.

Tarkan’ın siyasi arzularına tercüman olduğunu düşünen ve buna sebep ona ağız dolusu övgüler düzen muhalefet kanadının, şarkıyı daha fazla kitlelere yayılması için verdiği mücadeleyi milletin gündeminin önüne taşınması sebebiyle mantıklı bulmasam da yine de saygıyla karşılıyorum.

Ama iş öfkelerine yenik düşen iktidar ve iktidar sempatizanlarının Tarkan’ı linç etme, şarkısını ise ulusal güvenlik tehdidine dönüştürme çabasını ise kimse kusuruma bakmasın tek kelimeyle ahmaklık olarak tanımlıyorum.

TV programlarının yanında sosyal medya üzerinden vekilinden bakanına, gazetecisinden akademisyenine kadar; Şarkı iktidara hitaben yazılmış… , gidecek ve gitmesi arzulanan iktidarmış…,  talimat Millet ittifakından olmadı Pennsylvania’dan gelmiş… Tarkan uyuşturucu kullanmaktan sabıkalıymış… klibinde FETÖ’den ihraç öğretmen varmış… Vıdı vıdı vıdı … konuşup durdular.

Sanki memleketi 20 yıldır Tarkan’ın iktidara yönelik övgü dolu sözlerle donattığı şarkıların desteği ile yönetmişlerde şimdi “Geççek geççek, gitçek gitçek” dedi diye de sanarsın iktidardan düşecekler. Şarkıyı beğenmedim ya da beğendim deyip ciddiye bile alınmayacak bir konuyu şişirdikçe şişirdiler.

Vatandaşın söylediği isyan türküsünü,  mırıldadıkları “küresel enflasyon, fahiş fiyat” nakaratıyla az işitip bastırmaya çalışanlar nedense; yıllardır bu insanlardan kazandığı milyon milyon dolarlarla yurt dışında yaşayan ve hatta geçse de geçmese de, gitse de gitmese de bu hayatına devam edecek Tarkan’ın şarkısıyla tozu dumana kattılar.

Rekabeti bırakıp milletin cebine göz dikerek KDV indirimini bindirim olarak yansıtan zincir marketlerin bu uygulamasına, yap-boza dönen elektrik alt kademe üst kademe düzenlemesinin esnafı ve vatandaşı isyan noktasına getirmesine, kömürün tekelleşen işletmeler tarafından parayla dahi ulaşılamaz hale getirilmesini, Tarkan’ın kıytırık şarkısından daha tehlikeli olduğunu kavrayamadılar herhalde.

***

20 Yıllık iktidarın bir mesken abonesinin, bir küçük esnafın zaruri elektrik tüketim ihtiyacını bile panik halinde tek seferde hesaplayamama acziyeti içerisine düşüp; önce 150kWh, sonra 210kWh  daha sonra ise yeniden düzenleme sinyalleri vermesi karşısında vatandaşın yazdığı beste inanın Tarkan’ın yazdığından daha acı cümleler içermektedir.

2020 yılında tonunu 450 TL’ye aldığı yerli kömürü, 2022 yılında Bin-Bin200 TL’ye parasını vermeden siparişini dahi yazdıramayacak duruma terkedilen vatandaşın sobasında harladığı öfkesini dinlediği hiçbir melodi küllendirememektedir.

Ya market kasasından gelen o bip bip sesine ne demeli…

Televizyonda uygun olmayan kelimeleri duyurmamak için kullanılan bip sansürünü bugün üstlenmiş olsa da, yazar kasa fişini eline alan vatandaşın sinkaflı cümlelerle söylediği şarkıyı bastırmakta artık kifayetsiz kalmaktadır.

Oysaki; tartışılması ve kulak kabartılması gereken şarkı sözü de, müzik tınısı da tam olarak budur.

***

Hal bundan ibaretken hükümet devrim niteliğinde almış olduğu bir kararla temel gıda ürünlerinden alınan KDV oranını yüzde 8’den yüzde 1’e indirmiştir. Bütçeye yükünün 20-30 milyar TL civarında olacağı ön görülen bu hamlenin, zincir marketlerin gece operasyonunun ardından vatandaşın cebine yansıması ne yazık ki koca bir sıfırdan ibaret oldu.

Eee o zaman da “bu fedakârlık niye ve kime yapıldı?” “Milyarlarca lira para kimin cebinde kaldı?” diye insan ister istemez sorguluyor.

Tarladan çıkan bir ürünün market rafına gelinceye kadar ve hatta af buyurun atık su bedeli, katı atık bedeli derken kanalizasyon sistemine karışmasına kadar üzerine eklenen KDV oranının raf fiyatına yansıması nasıl olmaz, olamaz.

Sonuç; vatandaşın hükümete, hükümetin de vatandaşa şikâyetlerini ilettiği fakat suçlananın suçlayanlar tarafından cebine milyarlarca lira konulan ZİNCİRLEME bir çözümsüzlük.

Her köşe başında türemiş, iğneden ipliğe kadar her ürünün satışını eline geçirmiş zincir marketleri polisiye tedbirlerle, zabıta denetiminle geldikleri durum itibari ile kimse yıldıramaz. Rekabet ortamını sağlamaz isen ne yaparsan yap nafile; Sen cezayı ona kestiğini sanırsın O ise ödemeyi vatandaşa yaptırır. Üretilen 100 ürünün 90 hatta 95’inin alıcısı olması dolayısıyla, geri kalanın fiyatını dahi belirleme cüretini sahip olup tedarik hattını elinde tutan bir yapıyla da rekabet edecek bir sermayeyi arasan da artık bulamazsın.

Artık temel gıda ürünlerinde zararına tanzim satış mı yaparlar,  zincir market dışında kalan perakendecilere zararına tedarik mi sağlayıp rekabet ortamı mı yaratılır, milletin ibanına paramı atılır ben bilemem. Bilmesi gereken de,  bir şekilde bu soyguna dur diyecekte, verdiği desteğin vatandaşın cebinde kalmasına dair çözümü bulacak da devletin, dolasıyla devleti yöneten yapının işi ve inisiyatifindedir.

Zincir marketlerin geldiği bu noktada; bugün yapabildikleri yani 20 yıldır kesintisiz iktidar sahibi olan, %52 oranında vatandaşın teveccühünü kazanmış Cumhurbaşkanına karşı yaptıklarıdır.

Yaşadıklarımız, bilgiye erişimin kısıtlı olduğu ve bu sebepten köşe yazılarıyla, gazete manşetleri ile iktidarların kurulup yıkıldığı günlerden, raf fiyatlarının belirleyici olduğu günlere geldiğimizin ilanı niteliğindedir. Bu sorun da mevcut iktidarın olduğu kadar iktidarlara talip olanların da sorunudur. Bu yapılanmaya göz yuman AK Parti’nin ise sorumluluğunun yanında millete olan vefa borcudur.

Vatandaşın hayrına gibi gözüküp, uygulamaya sokulduğu an devlete yük bindirip hesaba katılmayanların cebinde eriyen düzenlemelere mutlaka artık son verilmelidir. Niyetiniz halis ise; Hiçbir düzenleme adı KDV indirimi olmuş, kredi düzenlemesi olmuş fark etmez devlet-millet arasına konuşlanmış kişilerin insafına bırakılmamalıdır.

Demem o ki hükümet ve dahi destekçileri; Tarkan’ın şarkısının kim için, ne için veyahut kimin isteğiyle yazıldığının tespiti için harcayacağı zamanı, vatandaşı için etkisini hissettirir tedbirleri hayata geçirmek için kullanmalıdır.

Sonuçta gideni ve geleni belirlemede; bundan önce olduğu gibi bundan sonra da Tarkan’ın şarkısı değil, vatandaşın türküsü etkili olacaktır. Kalın sağlıcakla…